“ Sen, padişahlar
padişahının halîfesi Hz. Adem soyundan geldin. Günahlarla, kötülüklerle, zulümle
dolu şu kirli dünyada gözünü açtın.
Sen nereden
geldiğini, nereye gideceğini düşünmüyorsun da, şu dünya hayatından memnün, pek
neşeli görünüyorsun. Yazıklar olsun sana! Aklını başına al da, şu alçak dünyaya
gönül verme, aslının aslına gel!
Sen, her ne kadar bu
dünyanın zübdesi, özü, tılsımıysan da, şen içyüzünle çok kıymetli paha biçilmez
bir madensin.
Mezarda toprakla
dolacak olan şu iki baş gözünü kapa; gizli olan gönül gözünü aç, hakîkati gör de
aslının aslına gel!
Celal sahibinin
kulusun, çok talihlisin. Allah, seni çok seviyor, sana iltimas etmiş,
başkalarına vermediğini sana vermiş.
Dünya malına
tapıyorsun, çok zengin olmanın yollarını arıyorsun. Şehvet ve şöhret peşinde
koşuyorsun. Yüksek mevkîlere çıkmak, baş olmak, ona buna hükmetmek istiyorsun.
İstediğini elde edemediğin zaman, yahut elde ettıgini kaybedince üzülüyorsun,
harap oluyorsun. Bu hal, bu didinme, bu sızlanma bu inleme, bu gözyaşları ne
vakte kadar sürecek? İçine düştüğün acıklı halı anla da, aslının aslına
gel!”
Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî (k.s.)
Allah’ım, Hz.
Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle, Ey rahmetinden günahkârların medet
umduğu; Ey darda kalanların ihsanını anmaya sığındığı; Ey korkusundan
hatalıların şiddetle ağladığı; Ey kimsesi olmayan garibin munisi; Ey her gamlı
tasalının ferahlığı; Ey yardımsız bırakılmış yalnızların imdadı; Ey dışlanmış
muhtaçların destekçisi! Sen, rahmeti ve ilmiyle her şeyi kuşatansın. Sen, her
yaratığa nimetlerinden bir pay ayıransın. Sen, affı cezalandırmasından üstün
olansın. Sen, rahmeti gazabının önünde koşansın. Sen, ihsanı, eli boş geri
çevirmesinden çok olansın. Sen, rahmetinin genişliğine bütün yaratıkların
sığdığı Zât-ı Kibriya’sın. Sen, ihsanda bulunduğundan karşılık beklemeyensin.
İhtiyaç sahiblerinin ihtiyaçlarını, haceti olanların hacetini gider ve bize
lütuf ve ihsana dayalı kereminle muamele et. Ya Erhamerrahimin, Ya
Erhamerrahimin, Ya Erhamerrahimin. Âmin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder