19 Aralık 2013 Perşembe

MESNEVİDE AŞK

       Aşk beni arif etti,inceltti zarif etti .
       Ben aşkı bilmez idim ,içerim tarif etti.
                                         Semiha Ayverdi

     Aşk ve sevgiyi birbirine karıştırmamak lazım. Aşk kelimesi "ışk"tan ,sarmaşıktan gelir.Sarmaşık hani nasıl bir evin etrafını sarar ve sardığı şeyi yok ederse,daha önce bahsettiğimiz nefsaniyetin ,benliğin,egonun etrafını saran ve benliği yok eden yeğane şey sarmaşık gibi olan aşktır.Fakat behsedilen aşk,sevgi değildir.Sevgi,çekim,şehvet,istek,arzu kelimeleriyle ifade edilebilir.İnsan kedisini,köpeğini,elbisesini bile sevebilir.Aşk bambaşka bir şeydir.Mevlana'nın da öğretmenlerinden Ahmed Gazali(Gazali Sultan )tarif etmiş, demiş ki ,aşk kelimesi "ayn","şın"ve "kaf" harflerinden oluşur ."Ayn"görmek demek,yani Allah'ı görmekle iş başlar .Görmek nedir derseniz,Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled vurucu bir tarif yapar :"O kadar hiçim,yokum,o kadar kudretsizim ve sen de o kadar varsın , o kadar büyüksün ki ,hiçliğimle varlığını idrak etmenin adına görmek diyorum Allah'ım"der.
 
     "Şın" aşkla şarhoş olmak ,yani acıyı ve tatlıyı bir bilmek haline gelmektir. Hani Leyla ile Mecnun hiyakesinde olduğu gibi ,hani Leyla çirkin bir kızmış ,hatta padişah da Mecnun'a neresini sevdin bunun deyince ,"Sen kadehle meşgulsün, ben içindeki şarapla uğraşırım"der Mecnun yani"Gel de benim gözümle gör"der. Mecnun Leyla'nın evinde hizmete başlamış.Leyla'da bütün çalışanlara yemek dağıtıyor,herkese bol bol vermiş ;Mecnun 'a gelince böyle kaşığının tersiyle tın yapmış ,Mecnun seviçten şakır şakır oynamış,herkes "Sen hakikaten delisin,sana yemek bile vermedi "deyince ,"Bana da sizin gibi mi davransaydı?" demiş. İşte aşk karşısındakinden bir şey beklememek,onu,ondan geleni o kadar güzel görmektir ki "Kaf" yani insan kul seviyesine ulaşsın.

    Bunları bügün için düşündüğümüzde aslında şunu söylemeli: Yani tabii ki insan olarak geçireceğimiz evre vardır. Çocukluğumuzda, gençliğimizde sevgiler ,aşklar, birilerini beğenmek ,evlenmek ,kadın veya erkeği sevmek,ama şöyle sevmek,yani gerçekten gönlümüzle sevmek,onu bütün varlığıyla ,iyilikleriyle sevmek. O sevgi biraz pişince ,ilahi aşkı da anlayacak belki, gönül seviyesine gelecek.Eğer beklentisiz , o mesut olsun diye sevmeyi öğrenirsek,onu memnun etmek için seversek,o zaman bu maddi aşk bile basamak olup insanı ilahi aşka taşır.
 


   

MESNEVİDE EDEP


Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi olmayan kimse Hakk’ın lütfundan mahrumdur.

Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.

Kederden, karanlıklardan (başına) her ne gelirse (bil ki) küstahlık ve pervâsızlıktandır.

Bu felek, edebinden dolayı nûra gark olmuştur; melekler de edepleri sebebiyle pâk ve masum olmuşlardır.

Güneşin tutulması, küstahlığı yüzündendir. Bir melek olan Şeytan da yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.

Şeytan, (Allah’a) “beni sen azdırdın” dedi; o alçak ifrit, kendi yaptığını gizledi.

Adem (a.s.) ise “nefsimize zulmettik” dedi; o bizim gibi Hakk’ın fiilinden gafil değildi;

Günah işlediği halde edebe riayet ederek (suçu) Allah’a isnat etmedi, Allah’ın halkettiğini gizledi. O suçu kendine atfettiğinden ihsana nâil oldu.

Hz. Adem, tövbe ettikten sonra Allah, “Ey Âdem! O suçu o mihnetleri, sende ben yaratmadım mı?

O benim takdirim, benim kazam değil miydi; özür getirirken niye onu gizledin?” dedi.

Adem (a.s.) “Korktum, edebi terk edemedim” deyince Allah, “İşte ben de onun için seni kayırdım” dedi.

Edebden, terbiyeden kaçanlar, erliğin yüz suyunu da dökerler, erlerin yüz suyunu da.

Ey Müslüman, edep nedir diye arar sorarsan bil ki; edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül etmektir.

 
SEMAZEN

GÜNÜN AYETİ VE HADİSİ VE DUASI

O gün zalim kimse ellerini ısıracak: "Eyvah!" diyecek, "keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım!""Eyvah!" diyecek, "keşke falancayı dost edinmeseydim.
                                                                                                             FURKAN SÛRESİ: 27-28


Ebû Hureyre (ra) demiştir ki: Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: "Biriniz ayakkabılarını giyeceği zaman önce sağ ayakkabısını giysin, çıkaracağı zaman da önce sol ayakkabısını çıkarsın. Böylece sağ, ilk önce giyilen ve en son çıkarılan taraf olsun." [Buhari, Libas 39)

Kur'ân'ın üçte birine denk olan sûre Ebû Saîd el-Hudrî (ra) demiştir ki: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Kul hüvallahu ehad" yani İhlâs Sûresi hakkında şöyle buyurdu: "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bu sûre Kur'ân'ın üçte birine denktir." [Buhari, Fedâilu'l-Kur'ân 13]

İyiler gittiler, (onlardan geriye) güzel âdetler kaldı; kötülerden ise zulüm ve lânetler!
 Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)

Yâ Rabbî!Bizim hâlimize bakarak muâmele etme. Kendi ikrâm ve ihsânına göre bize muâmele eyle.Yâ Rabbî! Kerem ve lütfunla hidâyet ettiğin kalbi tekrar dalâlete, sapıklığa meylettirme. Belâları bizden sarf eyle, çevir ve değiştir. Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim!
O günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azâb etme.
Yâ Rabbî! bizi ailemizi milletimizi insanlığı Hayr içinde gark et.
Zulüm altındaki mazlumların âh'larını kendi üzerine al ve zâlimlerin hakettiklerini ver Allah'ım.
Âmîn... Âmîn... Âmîn...