27 Aralık 2013 Cuma

TASAVVUF


   Tasavvuf, islam tarihinde ortaya çıktığı günden beri hiç gündemden düşmemiş, kıyamete kadar da düşmeyecektir. Çünkü tasavvufun konusu insandır, insan terbiyesidir. İnsan var olduğu müddetçe tasavvuf da var olacaktır.

  Tasavvuf, kelime olarak kur
an ve sünnette geçmez. Ama içerik olarak tamamen kuran ve sünnet esasları üzerine kurulmuştur.

  Bu hâliyle tasavvuf yeni bir din değildir. O sadece dinin yeni bir üslup içinde sunulmasından ve özel bir usul içinde yaşanmasından ibarettir.

  Gavs-ı sani k.s. Hazretleri buyurmuştur.

  Tasavvuf terbiyesi, allah ve rasulünün (s.a.v) öğrettiği edep üzere kurulmuş manevi bir ahlak eğitim sistemidir. Bu sistemin hedefi, takva ve edeple allahu teâlâ
nın rızasına ulaşmış olgun insan yetiştirmektir.

  Tasavvuf, islam dininin en kıymetli ilimlerinden ihsan ilmini öğretir, ihsan hâlini ele geçirmeyi hedefler, dinin hizmetçiliğini yapar. İhsan, kalbin gafletten uyanması, ilahi nur ve sevgi ile yıkanması, bütün günah çeşitlerinden arınması ve yüce allah ile huzur bulmasıdır. Kısaca ihsan yüce allah
ın dostu olmaktır. Tasavvuf nedir? sorusunu, islama girmeyen, kuran ve sünnet ilmini gereği gibi bilmeyenlere sormak yanlış olur.

   Bu soruyu islam’ı, temel esaslarından öğrenip tasavvuf yolunu imar eden mimarlara sormak gerekir. Çünkü tasavvuf ayrı bir din değil, islam’ın içinde bir anlayıştır. Bu yüzden tasavvufun mimarları onu binlerce değişik açıdan tanıtmışlar ve tarif etmişlerdir.

  Bu tarifler, imam sühreverdî
nin (632/1234) tespitine göre bini geçmekte, sufi âlim zerrukun (899/1493) ifadesiyle de iki bine ulaşmaktadır. Bütün bunlarla anlatılmak istenen şudur:tasavvuf güzel ahlaktan ibarettir. Güzel ahlak, allahu teâlânın edebi ile edeplenmektir. Bu, içi ve dışıyla allah adamı olmak demektir. Bu güzelliği elde etmenin yolu, samimiyetle allahın sevgilisi hz. Muhammede (s.a.v) uymaktır. Ona uyan yüce allaha dost olur. Allaha dost olan kimse, dünya ve ahiretin şerefini bulur, ebediyyen kurtulur. Bu sonuç her insan için en büyük hedeftir.

   Bu dostluğun ve güzel kulluğun merkezi ise kalptir. Onun için işe kalbin manevi terbiyesinden başlamak gerekir. Zira insanı, güzel kulluk gibi büyük bir davaya hazırlamak en mühim görevdir. Bu önemli görev her mümini yakından ilgilendirir....